MMORPG sadece bir oyun değildir, daha da ötesinde sanal bir yaşamdır. Siz oyunu oynasanızda oynamasanız da hayat(oyun) devam eder. Ve tıpki gerçek yaşamdaki gibi sosyal etkileşimler yaşanır. Bu oyunların insana verdiği başlıca tatmin sanal bir dünyada kazandığın saygınlık ile kendini tatmin etmesidir. Sanal dünyada başarı, sahip olduğun strateji ile ve oyunda kaldığın süre ile doğru orantılıdır.
Sadece bu oyunların gücünü göstermek için enteresan iki not;
1. World of Warcraft oyunu piyasaya çıktığı ilk hafta oyuna 2,5 milyon kişi kayıt oldu
2. Bu oyunlar kendi içinde sanayisini oluşturmuş bile. eBay’de bu oyunlarda geçerli olan sanal paralar, ve sanal silahlar gerçek paralara alıcı bulmaktadır
Aslında, MMORPG’lerin çok yeni bir kavram olduğunu düşünmüyorum. Ben, ilkokuldayken duvarımızda bir elma ağacı resmi vardı. Sınıftaki herkes ağaçtaki elmalardan biriydi. Öğretmenimiz, yaptığımız her iyi davranış başına elmamıza biraz kırmızılık eklerdi. Biz öğrenciler, elmalarımızın kırmızı olması için çalışırdık. Bu kırmızılıklar sınıf içindeki sosyal davranışlarımızı etkilerdi, tıpki MMORPG’deki gibi bizim için bir karakter göstergesiydi, ve gene MMORPG’deki gibi biz o gün devamsızlık yapsak bile arkadaşlarımız kırmızılık kaanmaya devam ederdi. Internet ile birlikte MMORPG’ler apayrı bir boyuta ulaştı.
MMORPG’de markalar dünyası olarak alacagimiz cok ders olduguna inanıyorum. MMORPG’ler müsterilerimizi sekillendiriyor. Musterilerin bizim markalarımızdaki beklentilerini değiştiriyor. Ayrıca, MMORPG’nin kendisini marka deneyimine ekleyerek fark yaratmada yeni fırsatlar sunuyor.
Tüm bu maddeleri açıklamak cok zor, ama markaların MMORPG dunyasına girmesi icin tasarladıgım iki kavramı paylasacagim. Markalar bu iki kavramı kullanabilir veya kendi stratejisini bu temeller üzerine kurabilir. Bu kavramlardan ilki FantasyGame ve ikincisi tamagotchi.
Fantasy Football oyununda insanlar futbol bilgilerini kullanarak her hafta kendi sanal takımlarını kurar. Seçtiğin gerçek futbolcuların o haftaki performansına göre sanal takımın puan kazanır. Acaba insanları marka veya markanın temsil ettiği değerler ile bu şekilde yarıştırabilir miyiz?
Bunun ilk örneklerini FantasyMusic, Fantasy Fashion ve Yahoo Buzz Game gibi farklı versiyonlarında denenmektedir. Mesela fantasymusic liginde albumler o hafta radyolarda çalınma sayısı, album satışı gibi kriterlere göre herhafta belli bir puan değerine ulaşır. Katılımcılar eğer popüler olacak şarkıları doğru tahmin ederlerse bu ligde üst sıralara çıkar. Böylece müzik fanatiği bir kişi sürekli devam eden bu sanal dünyada başarılı olarak uzmanlığını kanıtlar. Boylece hem gerçek dünyada hem de sanal dünyada kişisel bir tatmin yaşar. Marka bu oyunlara sahiplenerek, sektorun fikir lideri kişilerini kendisine çekebilir, ve oyun sonucunda marka etrafında bir topluluk oluşturma fırsatına sahip olur.
Onerdiğim ikinci kavram, tamagotchi kavramıdır. Tamagotchi kavramı uzak doğudan türemiş ve ülkemizi de 90’lı yıllarda vuran “sanal hayvan” çılgınlığıdır. Anahtarlık şeklinde sanal hayvanlarımız vardı. Sanal hayvanlarımızı beslerdik, onunla oyun oynardık ve onu mutlu ederdik. İlgilenmediğimiz zamanlarda ise hastalanır ve mutsuz olurdu.
Bu kavramı markalarımızda kullanabiliriz. Nasıl mı? Turkcell’i ele alalım. Turkcell müşterilerinden ne ister? Bol bol arama yapmamızı, bol bol aranmamızı, telefonumuzun sürekli açık olmasını, telefon listemize yeni kişiler eklememizi, hiç olmadı telefonu sürekli kurcalamamızı ister.
Vodafone bunu sağlamak için ilham verici bir SpaceBoy uygulaması geliştirmiş. SpaceBoy telefonlarımızda yaşayan mobil arkadaşınızdır. Telefonla aradıkça veya arandıkça SpaceBoy gelişiyor ve size yeni marifetlerini gösteriyor. Telefonunuzun şarj duzeyi spaceboy’un besin kaynağıdır. Telefonunuzla uğraşarak, oyun oynayarak spaceboyu mutlu edebilirsiniz. Ayrıca spaceboy arkadaşlarınızın spaceboyu ile arkadaşlıkta kurabiliyor.
Vodafone böylece ürününü kullanma temelli bir Tamagotchi geliştirmiştir.Ve bence başta kredi kartları, spor kulüpleri, alışveriş siteleri için kendi tamagotchilerini yapmaları konusunda ilham kaynağıdır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder